Kumaşın hafızası, dalganın ritmi… Birbirine büsbütün zıt üzere görünen iki kavram, aslında insanın tabiatla kurduğu bağın en güçlü sembollerinden biri olabilir mi? Akdeniz’in kıyılarında sanat, tarih ve doğayı bir ortaya getiren Türkiye Dokuma Bienali, bu yıl “Dalga Kumaş” temasıyla izleyicisini, bu iki üniversal kavramın yarattığı mana derinliğini keşfetmeye çağırıyor. Sonsuz bir devinimle şekillenen tabiat ve insan emeğinin ilmek ilmek işlediği sistem, bienalin temelini oluşturuyor.
22 Şubat-13 Nisan tarihleri ortasında Gazipaşa Kaymakamlığı konut sahipliğinde, Gazipaşa ve Alanya’nın tarihi ve doğal zenginliklerinde gerçekleşecek bienal, sanatı yalnızca bir izleme tecrübesi olmaktan çıkarıyor.
Selinus ve Lamos Antik Kentleri, Alanya Tersanesi ve Palavra Dünya Mağarası üzere büyüleyici yerlerde, sanat yapıtlarıyla birlikte tarihin ve tabiatın izlerini hissetmek mümkün olacak. Zira bu bienalde problem yalnızca estetik değil; tabiatın, tarihin ve insan emeğinin bir ortaya geldiği karmaşık dokuyu anlamak.
“Dalga Kumaş” teması, Akdeniz’in dalgalarının ritmik hareketleriyle kumaşın ilmek ilmek dokunan nizamı ortasındaki bağı gözler önüne seriyor.
Dalga, geçiciliğin ve değişimin simgesiyken; kumaş, hafızayı ve tertibi temsil ediyor. Bienalin küratörü Nihat Özdal, bu temayla tabiatın hareketliliği ile insan emeğinin sabitliği ortasında kurulan bu ince dengeyi izleyiciye çağdaş bir sanat perspektifinden sunuyor. Her bir eser, bu alakanın farklı bir yorumunu ortaya koyarak izleyiciyi mana katmanlarında bir seyahate çıkarıyor.
Bienalin sunduğu tecrübe, yalnızca sanatı görmekle hudutlu değil.
Ekolojik bir bakış açısıyla ele alınan aktiflik, dokumacılık üretiminin su kaynaklarıyla olan tarihî bağını yine hatırlatıyor. Su, dokuma sanatının en temel ögelerinden biri; liflerin işlenmesinden boyanmasına kadar her evrede varlığını hissettiriyor. Fakat çağdaş dünyanın tüketim odaklı yaklaşımı, bu döngüyü tehdit ediyor. Türkiye Dokuma Bienali, bu farkındalığı sanat aracılığıyla tekrar gündeme taşıyor. Kumaşa bakarken yalnızca desenine değil, o desenin gerisindeki emeğe ve suyun izlerine de dikkat çekiyor.
Dünyanın dört bir yanından sanatkarları bir ortaya getiren bienal, dokuma atölyelerinden performanslara, stantlardan panellere kadar geniş bir program sunuyor.
Her eser, dokuması bir materyal olmaktan çıkarıp bir kıssa anlatıcısına dönüştürüyor. Bu sanat buluşması hem ferdî hem kolektif bir hafızayı sanat aracılığıyla görünür kılıyor ve izleyiciyi sanatın yaratıcı bir modülü olmaya çağırıyor.
Türkiye Dokumacılık Bienali, sanatı günlük hayatın ötesine taşıyarak geçmişle bugünü, tabiatın devinimiyle insan emeğini bir ortaya getiriyor.
“Dalga Kumaş” temasıyla, Akdeniz’in tarihi dokusu ve doğal hoşlukları içinde unutulmaz bir tecrübe sunuyor. Bu buluşma, sadece sanat yapıtlarını görmekle sonlu kalmayıp, farklı öyküler keşfetmek, düşünmek ve ilham almak için bir alan yaratıyor. Her köşesinde, beşerle tabiat ortasındaki bağın ne kadar derin olduğunu yine hissettiren bu aktiflik, izleyicisini sanatın dönüştürücü gücüne tanıklık etmeye davet ediyor.
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar büsbütün muharrirlerinin özgün niyetleridir ve Onedio’nun editöryal siyasetini yansıtmayabilir. ©Onedio
